27 Kasım 2007 Salı

“elde ettiğimiz bir avuç toprak ölülerimizi bile gömmeye yetmeyecek."

shakespeare ne güzel özetlemiş halimizi. her gün onlarca şehit verirken neden hala tek dil diye diretiriz ki. terörist ya da şehit... sıfatı ne olursa olsun, ölenlerin hepsi bizim, hepsi bizden gidiyor, o annelerin hepsi bizim, hepsi aynı acıyı yaşıyor. kanın kanla temizlenemeyeceğini öğretemedi mi yaşadığımız 2000 yıl. neden benciliz bu kadar, neden sadece kendi canlarımız gittiğinde dilimiz konuşmaya başlar. yıllardır almanya’ya göç eden türk insanı orayı adeta türkiye’ye çevirmişken, her tarafta camiler, türk okulları açılmışken, oraya uymak yerine orayı köye çevirmişken, şimdi adamlar ülkelerine kabul edecekleri insanlara almanca bilme koşulu getirdiği için sinirleniyor, dil öğrenmeyi bir külfet sayıyorlar. peki neden yüzyıllardır bu ülkede yaşayan kürtlere ait bir okul yok, neden kendi dillerini konuşmaları çok görülüyor, neden milli günleri kutlayan askerler şehirde “tek dil” diye gözdağı verircesine slogan atıyor. hadi ellerimizi vicdanımıza koyalım. eşitlik bunun neresinde. herkes birbirini öldürürken, hangi toprağın derdine düşüyoruz. ölüm bu kadar ucuzlamışken, insanlar keyfi olarak birbirini öldürürken, yoksulluk, töre cinayetleri, polislerin uyguladığı şiddet, ülkenin köşe-bucak satılması, kuraklık, uyuşturucu her köşede karşımıza çıkarken, biz nelere takılıyoruz. paylaşmayı reddettiğimiz topraklarda kan olacaksa, varsın bizim olmasın...

16 Kasım 2007 Cuma

hepimiz kardeşiz...

kardeş miyiz gerçekten? 'namusum için yaptım' diyerek öz kardeşini öldürenlerin ve buna sesini çıkarmayanların ülkesinde kim inanır bu yalana. var mıdır hala o kadar saf kalabilen. maç için yürüyen heyecanlı kalabalık, attığı sloganların arasına bi kuple de 'şehitler ölmez, vatan bölünmez' söylemi serpiştirirse, insanlar için bir anlam teşkil eder mi? peki ya, bütün kürtlere terörist ya da amele yaftasının yapıştırıldığı ülkemizde 'türk kürt kardeştir' söylemi sizi barış içinde yaşadığınıza inandırır mı?

neden şehit olamayıp esir düşenler aynı ilgiyi görmüyor, sahip çıkılmak için ölmek mi gerekiyor. davullarla uğurladığınız o askerlerin ölmesini tercih edenlere neden cevap veremiyorsunuz, neden 'insanın canından vazgeçmesi bu kadar kolay mı, onlar bizim için savaştılar, bu yeterlidir' diyemiyorsunuz. kardeşliğiniz ölenlere mi sadece? vatan dediğiniz özünde sadece bir toprak parçasıdır beyler, o toprağı vatan yapan, üzerinde yaşayan insanlardır. insanlar özgür değilken, kolayca ölüme sürülürken vatanın ne anlamı var, ne için savaşıyorsunuz düşündünüz mü. sadece ahkam kesersiniz, sadece provakatörlük yaparsınız. lafa gelince sizden milliyetçisi yoktur ama göz göre göre ülkenizin her parçası satılırken, vatanınız bölük pörçük edilirken susuyorsunuz, hangi milliyetçilikten söz ediyorsunuz. milliyetçiliği ‘beğenmeyen çeker gider’ söylemindeki hadsizliğe mi yüklüyorsunuz?

hrant dink öldüğünde kalabalığın dillendirdiği "hepimiz hrant'ız, hepimiz ermeniyiz" söylemi neden birebir algılandı, neden o kadar tepki verildi, bir sözle nasıl ermeni olunur diye düşünülmedi, hani herkesi sahipleniyorduk, hani hepimiz kardeştik. o halde neden ermenilik, kürtlük küfür gibi algılanıyor. neden kendimiz gibi olmayanlara karşı bu kadar öfkeliyiz.

türbanlılara karşıyız; onlar-biz diye ayırıyoruz. peki türbansız olan "biz"ler bile çeşit çeşit karakterlerde, kültürlerdeyken, bütün türbanlıları nasıl aynı kefeye ve oradan da çöpe koyabiliyoruz. evet dini alet edenler, üstten kapatıp alttan açanlar, bu ülkeyi gerçekten bölmek isteyenler var ama bunu nasıl genelleriz ki. kürtlerin, ermenilerin, türklerin, solcuların, sağcıların, faşistlerin, dincilerin, müslümanların, hristiyanların, musevilerin tamamı iyidir ya da kötüdür diye bir saptama yapabilir miyiz? her milletten insanın girebildiği ve 'inancın ne boyutta arkadaşım' diye sorulmadığı üniversitelerimizde neden türbanlı olduğu için insanların okuma hakları elinden alınsın.

her daim öfkeliyiz, bir dizide doktor kötü karakter oluyor, bütün doktorlar ayaklanıyor, öğretmen hırsızlık yapıyor bütün öğretmenler ayaklanıyor. o zaman bu ülkede hiç kötü insan yok, herkes sütten çıkmış ak kaşık. peki bu kadar tecavüzcü, hortumcu, katil, kavgacı insan nereden çıkıyor, hangi meslek grubuna ya da millete dahiller söyleyebilir mi birileri. neden sürekli genelliyoruz, neden sürekli kendimizi ispat etme çabasındayız.

farkında mıyız ki; ne ermeni, ne kürt, ne türbanlı, ne amerikalı. hiçbirisinden zarar gelmez.

asıl görmemiz gereken şu ki: türk'ün türk'ten başka düşmanı yok...