29 Ağustos 2008 Cuma

sıkıntı yeniden...

yine neredeyse iki gündür kanepede uzanmışım, kucağımda bilgisayar, yanımda onlarca dergi-kitap, suyum neredeyse sürahiyle. sanki buradan kalkarsam para cezası ödeyeceğim. bu sıkıntılı ruh hali, yaşım ilerledikçe azalır sanıyordum ama gittikçe artıyor. her geçen gün "bu ne anlamsız bir oyun" diye söylenmelerim artıyor. oyuna kendi isteğimle girmedim, ama kendi isteğimle çıkma hakkımı da kullanamıyorum, önümde güzel bir seçenek olarak durmasına rağmen. neden? tamamen beni bu oyuna sokanları üzmemek, içinde bulunduğum takımı yaralamamak, sonsuz sorulara boğmamak adına. herşey ama herşey gittikçe bir işkenceye dönüşüyor. kendi kendime uyguladığım bir işkence. içimden hiçbirşey yapmak gelmiyor, hiçbirşey beni heyecanlandırmıyor, cezbetmiyor, herşey gereksiz-saçma. neden? nasıl bu noktaya geldim. önümde daha çok zaman olduğunu seziyorum, sanki benim bu ruh halime inat, işkence olsun diye sunulmuş çok uzun bir zaman. bir el beni çekiyor gittikçe derinlere, hergünüm daha zor, daha yorucu, daha uzun. her hücrem eriyor saniyelerle, mutsuzluk kemiriyor heryerimi minik minik.