9 Aralık 2007 Pazar

ayıramadım kimliklerimi birbirinden...

artık 30 yasındayım ve yeni farkediyorum hayatımdaki paniklemelerin, insanların karşısında yaşadığım sıkıntıların aslında kimliklerim sebebiyle olduğunu. hep tek kimlikli olmak zorundayız sanmışım. bütün kasmalarım bundanmış. anne-babamın karşısında sevgilimin elini hiç tutmadım, sevgilim gibi bile davranmadım. çünkü onların bildiği tek kimliğim hiç büyümeyecek küçük kızlarına ait olanıydı. bu yüzdenmiş çocuk konusu açıldığında sinirlenip konuyu kapamaya çalışmam. arkadaşlarımın yanında çılgın kızdım, kocası olan evli kadın olamazdım ve eşime mesafeli davrandım yanlarında. kardeşlerimin yanında ablaydım, aksi bir tarafımı gösteremezdim. iyi ki çocuğum olmamış kim bilir ona nasıl davranırdım başka başka insanların yanında. neden peki, inandırıcılığımı mı yitirirdim, kimliklerimin altında ezilir miydim, neden takıldım bunca zaman ve neden farketmedim.

dua etmeye gideceği türbeye çağırınca arkadaşım, gittim ve orada 'tanıdık birileri olur mu' diye gözüm sürekli etrafımda dolaşınca farkettim bu takıntımı. ya gündelik hayattan birileriyle karşılaşırsam. ya hiç bilmedikleri bir yanımı görüp yadırgarsalar. kendimi hiçbir ortamda koyvermeyişim, rahat bırakmayışım bu yüzdenmiş, bu yüzdenmiş bir ortamda tek kimlikle yetinmeye çalışırken kimliklerimin birbirine girmesi. içki masasında ağır oturaklı serpil oldum, ağır oturaklı olmam gereken yerde hep susturduğum bastırdığım çocuk tarafım çıktı, sevgili olmam gereken yerde ağır abla oldum, eş olmam gereken yerde şımarık küçük sevgili, herkesin yerlerde süründüğü yerde ben dimdik ayakta durmaya çalıştım ama şimdi herşeye ağlayan zayıf bir insanım. hepsi birbirine girdi işte. daha mı iyi oldu şimdi, hepsinin altında darmadağınım artık. yerine oturtamıyorum hiçbirisini. önümde karmakarışık sırayla oturmuşlar yüzüme bakıyorlar, ait oldukları yerleri soruyorlar, ama ben de bilemiyorum... ne yazık ki...


Hiç yorum yok: